HAKKIMIZDA
Mesleğine gönül vermiş bir eğitimci olarak, “Değerler Eğitimi” dersini öğrencilerime vermiş olmayı en büyük şanslarımdan biri olarak görüyorum. 2008 yılından itibaren verdiğim değerler eğitiminde amacımız, her şeyden önce iyi bir insan olma yolunda ilerlemeyi önce kendimizde sonra öğrencilerimizde bir yaşam tarzı haline getirebilmektir. Başka bir ifadeyle önemli olan, öğrencilerimizin iyi bir insan vasfı kazanabilmek için neleri öğrendikleri değil, mümkün olduğunca bunları içselleştirerek hayatlarının her anına yansıtmalarını sağlamaktır. Zira duygu, düşünce, tutum ve davranışa dönüşmeyen öğrenmenin bir anlamı olmayacaktır. Değerler oldukça geniş bir kavramsal çerçeve oluştururken bazı değerleri öncelikli olarak ele almak ve üzerinde durmak “iyi insan olabilmenin” asıl temelini oluşturacaktır. Bu bağlamda çocuklarımıza verebileceğimiz en önemli değerlerin doğruluk, güven, adalet, saygı, sevgi, merhamet, edep vb. olduğuna inanmakla birlikte sadece “doğruluk” değerinin tek başına mükemmel bir şekilde öğretilmesinin bile tarafımca yeterli olduğu düşünülmektedir. Zira doğruluk değeri irdelendiğinde bir çok değeri kendinde topladığı görülmektedir. Konuyu anlaşılır kılmak adına gökkuşağı, metafor olarak kullanılmıştır. Gökkuşağını oluşturan yedi rengin birbirine karıştırıldığında beyazın elde edilmesinden ilham alınarak “doğruluk” saf ve temiz olanı simgeleyen beyaz renk ile ifade edilmiştir. Ayrıca gökkuşağındaki renklerin hepsinin beyazın içinde yer alması gibi pek çok değerin izi sürüldüğünde hemen hepsinin doğruluk ile anlam kazandığı görülmektedir. Çünkü doğruluk olmadan adalet, güven, merhamet, sevgi, saygı, başarı vb. tek başına hiçbir şey ifade etmeyecektir. Doğruluk en önemli değerdir. Neden? Buna zemin hazırlayan etken dünyadaki tüm kötülüklerin (hırsızlık, cinayet, ihanet, savaş vb.) kaynağında yalanın yer alması gerçeğidir. Buradan yola çıkarak ders programımızda doğruluk-dürüstlük değeri özel bir yer tutmuştur. Süreç öncesinde, doktora dönemindeki çalışmalarım, toplumsal bazdaki gözlemlerim, başta öğrenci ve velilerim olmak üzere hemen her kesimden bireyle yaptığım görüşmeler ve medya üzerindeki analizler de konu ile ilgili alt yapının oluşmasını sağlamıştır. Neticede yalanın toplumda yaygın olmak bir yana normal kabul edildiğini gösteren bulgulara ulaşılmıştır. On yedi yıllık eğitimci olmanın verdiği deneyim ile bu olumsuz durumun fark ettirilmesini topluma karşı bir sorumluluk kabul ederek, (sayıca az olmakla birlikte) harekete geçme kararı aldık. Böylelikle tüm kötülüklerin kaynağı olarak görülen yalanı mümkün olduğunca en küçük haliyle ortadan kaldıramasak bile azaltmak ve doğruluğu toplumda yükselen bir değer haline getirmek için “Doğruluk Zamanı” diğer adı “Yalana 1 Kala” adındaki projeyi hazırladık. Proje ile bireylere ve topluma büyük zarar veren yalanın zararlarına karşı bir farkındalık oluşturmak, yalanın söylenmesine bağlı olan olumsuz durumları azaltmak; hedef kitlemizden başlayarak doğruluk değerini yükseltmek ve toplumda azalan güvenin yeniden tesisine yardımcı olmak amaçlanmaktadır.

Dr Esra GÜLMEZ