Hitler’in orduları 1940’ta Norveç’i işgal ettiklerinde V. Quisling adlı bir politikacı yönetime el koymuş, radyodan halka seslenmişti:
“İngiltere, karasularımızı mayınlayarak tarafsızlığımızı bozduğunda hükümet, gönülsüzce protesto etmek dışında hiçbir tepki sergilemedi. Almanlar, bize barış ve yardım önerip ulusal egemenliğimize saygı gösterecekleri konusunda güvence verdiklerinde  hükümet, silahlı kuvvetleri harekete geçirdi, sulh teklifine silahla yanıt verdi. Hükümet üyeleri, ülkeyi riske attıktan sonra yurtdışına kaçtılar. Bu durumda Norveç halkının güvenliğini, bağımsızlığını korumak için biz yönetimi üstlenmekteyiz.” demiş ve kabinesini açıklamıştı.
Sonra ne oldu? Aslında denizin mayınlanması, Almanların, Norveç’i işgal etmek için uydurdukları bir gerekçeydi. Quisling cumhurbaşkanı oldu. Norveç, Nazi yönetiminde yıllarca inledi, çok sayıda insan öldürüldü, ülkede açlık, sefalet kol gezdi.
İşgal 1945’te son buldu.
2. “Açlık” ve kendisine Nobel ödülü kazandıran “Toprağın Bereketi” gibi eserleriyle tanınan ünlü romancı Knut Hamsun da ülkesi işgal edilince halkına Almanlara direnmemelerini önermiş, onların Norveç’i kurtarmak için geldiklerini söylemiş, Hitler’i alkışlamıştı. Hitler’in öldüğünü duyduğunda da “O, insanlık için savaşmıştı, bir peygamberdi..” gibi sözler söylemişti.
Sonuç: Quisling’in dedikleri, gerçekle çeliştiği bilinerek söylendiğinden katmerli yalanların en kötüsüdür; Hamsun’un açıklamaları ise gerçekleri tam algılayamayan, eğik bir mantığın ürünüdür.
Norveçliler, bu farkı kavrayabildiklerinden işgalden kurtulunca Quisling’i, vatan haini olarak kurşuna dizmiş, Hamsun’u ise, davranışlarının, hainlikten çok bunamasından kaynaklandığını ileri sürerek idam etmemiş, O’nu bir süre akıl hastanesinde tutmakla yetinmişlerdi. Oysa Hamsun aslında bunak değildi.

http://ahmetsaltik.net/tag/selcuk-erez-yalanin-cesitleri/