O gün görümcemle bekar olan kayınbiraderim için görücüye gidecektik. Görümcem oğlu Mert’le sabah bize kahvaltıya geldi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben bir yandan hazırlanırken bir yandan da çocuklarıma durumu izah ediyordum. “Akıllı uslu oturun. Amcanız için gidiyoruz. İki saate kadar geleceğiz. Bu esnada  içeriden görümcemin sesi geliyordu. “Annecim  biz doktora gidiyoruz. İğne olup geleceğiz. Sen de akıllı akıllı otur bizi bekle yoksa doktor sana da iğne yapar.” İçimden görümceme çocuğuna gerçeği değil de yalan söylediği için kızdım ama neticede bir şey de söylemedim.
Birkaç saat sonra görevimizi yapmış eve dönmüştük. Kendi aramızda yaptığımız ziyareti değerlendiriyorduk. Gelin adayı kızın bize olan tavrı çok dikkatimizi çektiğinden söz dönüp dolaşıp ona geliyordu. Görümcem: “Ay ömrümde böyle bir şey görmedim. Bizi ne kadar sevdi. Allahaısmarladık diyorum o durup durup boynuma sarılıyor. Gözlerimin içine bakıyor yine evlerine davet ediyor. Defalarca yanaklarımdan öptü. Doğrusu anlayamadım bu nasıl iş.” Az sonra eşim işten geldi. Hep birlikte sohbete daldık. Bu arada Mert dayısının kucağına oturdu ve bizi şoke eden şu soruları sordu. “Dayıcım annemle yengem bugün doktora gittiler. Doktor onları çok sevmiş. Boyunlarına sarılmış, yanaklarından öpmüş, yine gelin demiş.” Dayıcım doktor iğne yapar, insanları böyle sever mi?