Uzun zamandır bir iş için Ankara’ya gitmem gerekiyordu. En nihayetinde gittim.  Ankara’ya iner inmez, hemen randevuma yetiştim. Her şey yolunda gitti, işim çok çabuk bitti  ve beklediğimin aksine bana oldukça geniş bir zaman dilimi kaldı. Bir alışveriş merkezine gittim. İhtiyacım olan bir iki şeyi de aldıktan sonra ne yapacağımı düşünmeye başladım. Dönüş uçağım hayli geç bir saatteydi dolayısıyla bolca zamanım vardı. Birden aklıma amcamın oğlu geldi. Beni her gördüğünde “Ya abla Ankara’ya gelir gidersin bana uğramazsın. Seni gerçekten misafir etmek istiyorum. Bir alo demen kafi.” Neden olmasındı tam zamanı, diyerek Ahmet’i aradım.

“Alo Ahmet nasılsın ne var ne yok. Ben de bugün Ankara’ya geldim.”

“Ooo abla aşk olsun sana yani. İnsan birkaç gün önceden söylemez mi? Ben de yurt dışındayım. Keşke orada olsaydım. Ne güzel vakit geçirirdik.

       İçimden tam kısmet değilmiş diye geçirirken birden dona kaldım. Ahmet elinde telefon konuşa konuşa bana doğru geliyordu. Onun yaşayacağı mahcubiyeti görmemek için oradan uzaklaşmayı çok isterdim ama maalesef geç kalmıştım. Gözlerimiz buluştu.