Zamanın birinde, halkını seven iyi yürekli bir kral, halkın hal ve hareketlerinde gördüğü bazı olumsuzluklardan dolayı onları imtihana tabi tutmak ister. Ve insanları bir meydana toplayarak düşüncesini açıklar: “Ey halkım..! Şehrin orta yerine bir havuz yaptırdım. Ama, ülkemizin ihtişamını, gücünü ve kudretini yansıtması açısından sizden bu havuzun içini süt ile doldurmanızı istiyorum.” demiş. Onun için dört bir tarafa haberciler gönderilmiş şehirde yaşayan herkesin bu gece birer kova süt getirip havuza dökmesi istenmiş. Kralın bu fikri bazılarının hoşuna gitmemiş. Lakin başka çare yok deyip kralın isteği doğrultusunda havuza gitmek zorunda hissetmişler kendilerini.
    Gece olunca kendini herkesten daha uyanık zanneden biri şöyle düşünmüş: “Bu kadar insanın içinde, ben havuza süt yerine bir kova su döksem, koca havuzun içinde bu anlaşılmaz. Ayrıca karanlık olduğu için de kovama süt yerine su doldurup götürsem kimse de fark etmez ve anlamaz” deyip planını uygulamaya karar vermiş. Halk gece sabaha kadar görevini yerine getirmiş. Derken sabah olmuş, kral büyük bir heyecanla gelip havuza bakmış ama bir de ne görsün, süt ile dolu olmasını beklediği havuzun ağzına kadar su ile doldurulduğunu görmüş. Bu duruma çok üzülmüş. Meğerse şehirde kendisini uyanık gören sadece biri değil, hepsiymiş.